Kitabın İçeriği Hakkında




Kitabın İçeriği Hakkında

"Ey Solon, bildiğiniz tarih çocuk masalı bile değildir.” Plato

Elimizdeki bilimsel, tarihi ve mitolojik bilgiler MÖ 11 bin dolaylarında büyük bir tufan gerçekleştiğini söylemektedir. İşte bu tufan, Baalbek şehri ve platformu dışında yeryüzündeki eski zaman izlerini silip süpürmüş olsa da tufan sonrası yapılar, tabletler, papirüsler, mitler ve yazıtlardan, Dünya’daki saygın araştırmacı ve yazarların eserlerinden, Plato’nun da altını çizdiği “Gerçek Tarih”e ulaşmaya çalışılarak bu kitap yazılmıştır. Bu kitap ulaşılan bilgiyi olduğu gibi sunmaktadır ve bu haliyle birilerine bir şeylerin kanıtlanması gibi bir çaba barındırmamaktadır. İçerisindeki bilgilerin doğruluğuna, kalbiyle ya da mantığıyla okuyucu karar verecektir.

Dünya’da her ne yaşanmışsa mutlaka iz bırakmıştır. Bu kitap yazılırken geçmişin izlerinden yola çıkılmış ve bu izler takip edilerek gerçeklere ulaşmaya çalışılmıştır. Peki, bu kitaba referans olan izler nelerdir?

Bu kitabın referansları olarak;

Asur Kralı Asurbanipal’in Ninova’daki kütüphanesinde bulunan tabletler,

Şanlıurfa/Sultantepe Tabletleri,

Çeşitli kadim şehirlerde bulunan Sümerce ve Akkadca tabletler,

Mısır, Yunan, Roma, Hitit, Kızılderili ve Türk Mitolojisi,

Zecheria Sitchin’in parça parça toplayarak bir araya getirmiş olduğu Enki’nin Kayıp Kitabı,

Enuma Eliş Metni, Keldorla Omer Yazıtları, Erra/Nergal Destanı,

Bir Akad destanı olan Atra Hasis Destanı,

Bir Sümer destanı olan Gılgamış Destanı,

Bir Hint destanı olan Mahabharata Destanı,

Günümüz araştırmacılarından Zecheria Sitchin, Erich Von Däniken, Michael Tellinger ve ismini sayamadığım niceleri olarak kabul edilebilir. Yararlanılan kaynaklar, kaynakça bölümünde detaylı olarak verilmiştir.

Sümerce ve Akkadca tabletlerin tercümelerinde Reginald Campbell Thompson, Stephen Mitchel, Eleanor Robson, Andrew R. George, George Smith, Alan Ralph Millard, Wilfred George Lambert, Kramer, Woolley, Muazzez İlmiye Çığ, Rawlinson, Talbot, Hinks ve Oppert gibi Sümerologların kabul görmüş bilimsel çevirileri kullanılmış, yorumlanması hususunda ise klasik yorumlara ek olarak Zecheria Sitchin’in bilgilerinden faydalanılmıştır. Haklı olarak sorulabilecek sorulardan birisi Sümerce ve Akkadca dillerinin nasıl çözülebildiği ve doğruluğundan nasıl emin olunduğu sorusudur. Bu konu detaylı olarak ele alınmış ve kitabın sonuna (Ek-2) eklenmiştir.

Tüm bu tabletler, gereksiz tekrarlar ve devrik cümlelerden oluştuğu için verilen bilgiler alınarak düz cümlelere uyarlanmış, % 90 kadim bilginin üzerine yaşananlar ve sonuçlara bakılarak yürütülen tahminlerle % 10 kurgu eklenmiştir. Sonra da tüm bu parçalar birleştirilerek kolay anlaşılabilmesi için öykü şeklinde okuyucuya sunulmuştur.

Aynı şahsın birçok dilde farklı isimleri olduğundan hangi isminin seçileceği konusu, en çok zorlayan konulardan birisi olmuştur. Genelde şahısların Sümerce isimleri kullanılmış olsa da bazılarının daha çok bilinen Babilce, Mısırca ve hatta Hititçe isimleri kullanılmıştır. Örnek olarak Enlil’in üçüncü oğlunun adı Akadca Adad, Sümerce İşkur, Aramice Hadad olmasına rağmen ülkemizde bilinen Hititçe adı Teşup kullanılmıştır. Jehuti, Tahuti, Tehuti, Zehuti, Techu, Tetu olarak adlandırılmış Sümerce Ningishzida, Yunanca Hermes olarak bilinen Enki’nin küçük oğlu için, en çok bilinen Mısırca adı Thot seçilmiştir. Tüm isimler bunun gibi inisiyatif kullanılarak seçilmiştir. Buna benzer bir konu da yer isimleridir. Okuyucuya kolaylık olması açısından genelde şu an kullanılan yer isimleri seçilmiş ancak günümüzde kullanılmayan antik şehirler orijinal isimleriyle yazılmıştır.

Günümüzden yaklaşık 445 bin yıl önce, başlarında Enki adında liderleri olan elli kişilik astronot grubu Dünya’ya indi. Dünya’ya ilk ayak basan kişi olan Enki denize indiği için mitolojide kendisine balık adam olarak yer edindi. Kendi gezegenlerinin özelliğinden dolayı biyolojik saatlerinin farklı işlemesiyle bizlerden çok daha fazla yaşayabilen bu türün adı anunnakiler olarak bilinmektedir. Anunnakiler, dünyamızda yaşadıkları bu uzun süreçte Dünya’yı kendilerininmiş gibi benimsemişlerdir. Bir zaman sonra önce homo sapiensin, sonra ondan evrimleşen ve uygar insan olarak bilinen neandertal ve cro-magnon insanların ortaya çıkmasıyla anunnaki-dünyalı ortak yaşamı başlamıştır. Genel itibariyle dünyalılar anunnakilere hizmet etseler de özellikle bazı anunnakilerin pozitif yaklaşımı önderliğinde aralarında duygusal bağlar kurulmuştur. Bunu ilk anunnaki-dünyalı evlilikleri ve bu evliliklerden doğan melez çocuklar takip etmiştir. Bu çocukların ömürleri anunnakilerden kısa, dünyalılardan uzun olmuştur. Arada yaşanan “Büyük Tufan” tüm bu ilişkinin izlerini silmiştir. Sonradan anunnaki-dünyalı ortak yapımı şehirler ve yapılar tekrar ortaya çıkmaya başlamıştır. Anunnakilerin vermiş olduğu “Dünya, dünyalılara miras kalacaktır.” kararı üzerine uygarlık kademeli olarak dünyalılara verilmeye başlanmıştır. Anunnakiler, bir-iki-üç dokunuşta, yani MÖ 11000, 7400 ve 3800'ler civarında, ilkel göçebe avcıları ve yiyecek toplayıcılarını, çiftçilere ve çömlekçilere, şehir kurucularına, mühendislere, matematikçilere, gökbilimcilere, metalürjistlere, tüccarlara, müzisyenlere, yargıçlara, doktorlara, yazarlara, kütüphanecilere, rahiplere dönüştürmüşlerdir. İşte bu anunnakilerden birisinin hayatı bu kitabın konusunu oluşturmaktadır: Marduk ya da Amon Ra.

Bugün Marduk yani Amon Ra’nın öz yaşam öyküsünü kayda geçirdiği kesindir çünkü Asurbanipal’in Ninova’daki kütüphanesinde Marduk’un yaptığı seyahatleri ve Babil’e dönüşünü kendi ağzıyla anlatan uzun bir metin keşfedilmiştir. Marduk yazıtta şunu nakleder:

“Güneşin doğduğu yerden, battığı yere kadar gittim. Hatti ülkesinin dağlarına çıktım…”

2 yorum:

  1. kitabı hiç bir yerde bulamıyorum nereye sorsam kalmamış diyor yardımcı olursanız sevinirim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. http://www.dr.com.tr/kitap/amon-ra/gok-turk/hobi/parapsikoloji/urunno=0000000600363

      http://www.hermeskitap.com/catalog/product_info.php?products_id=78806&osCsid=uinuhf6e18160mcemderff6ci6

      Sil